Yorgunluktan bir türlü kurtulamayan o kadar çok insan var ki şaşarsınız. Hastane koridorlarının önemli bir bölümü bu şikayetlerden dolayı doludur. Bu sorunu yaşayanlardansanız size faydası olacağına inandığım bir konu ele alacağım. Açlık hissinin arka planı nasıl işler.
İnsan yemek yedikten 6–8 saat sonra gerçek açlık hissi yaşar, oysa alışkanlıklarımızdan kaynaklanan nedenlerden dolayı 4–5 saatte bir yemek yemesek açlık krizine gireceğimizi sanırız. Bu yalancı açlık ataklarını 2 bardak su içerek atlatmayı alışkanlık haline getirmek, vücudun yağ rezervlerini tüketmenin en pratik ve en basit yoludur.
Çünkü LEPTİN hormonu yemekten 5–6 saatten sonra salgılanır ki bu hormon fazla yağlardan kurtulmamıza yardımcı olur.
Bu süreyi bekleyemediği için leptin hormonunu yıllarca hiç kullanmayanlar var,
O kadar düzenli yemek yerler ki asla gerçek açlığı yaşama firsatları olmamıştır. Bu nedenden dolayı az ve sık beslenmek sağlıklı bir tercih değildir.
Az ve sık beslenme bedenimizi beslemeyeceği gibi insan doğasına da aykırıdır.
Günde 5–6 öğün alan insanlar hop otur hop kalk yemek ye, şimdi yedim 3 saat sonraki ara öğüne ne yiyeceğim sorusu ile yemekten kalkarlar,
zihinleri sürekli yemek ile meşguldür.
Oysa leptin hormonunu salınımına fırsat tanıyacak zamanı bekleyebilsek, kan şekerimizin düzenlenmesinde yağ rezervlerimiz kullanılır.
Böylece kilo verme moduna girmiş oluruz.
İdeal kilomuza ulaşana kadar kilo verebiliriz. İdeal kilonuza geldikten sonra kilo vermeniz duracak ama siz aynı şekilde beslenmeye devam ederek bedeninizde hiç hissetmediğiniz bir ferahlık, hafiflik hissedeceksiniz.
Sebze ve salata ile doyduğum günlerde açlık hissini 7–8 saat sonra hissederim.
Siz de bunu denemelisiniz, harika bir tecrübe olacağını şimdiden garanti ederim. İki tabak yemekle doyduğunuz gibi çabuk doyamazsınız.
Bunu bilin
sofranızı hazırlarken büyük salata kasesi hazır olmalı üzerine biraz ceviz, badem koymak lezzetini artırır, çok çok az zeytin yağı, bol limon, varsa ev yapımı sirke, mevsiminde ise lahana (beyaz), üzerine keten tohumu serperim.
Bunu bir kahvaltıda veya akşam yemeğinde deneyebilirsiniz.
Alışkanlıktan kaynaklanan nedenlerle öğle vakti yemek yemeği isteği duyabilirsiniz, bu arada açlık hissinizi bastırmak için 2 bardak su içmeyi alışkanlık haline getirebilirsiniz.
Çünkü bu geçici açlık duygusudur.
Sabah salata ile güne başlamak;
-salatanın glisemik indeksi neredeyse 10–20 aralığındadır-
insülin salınımını minimum düzeyde oluşturur.
İnsülin az salınınca kan şekerimiz hızlı yükselme-düşme göstermez ve gün içinde şekerin dalgalanması olmayacağından sağlıklı bir gün geçirmiş olursunuz.
Şeker dalgalanmaları vücudun organ hasarlarına neden olan en önemli risk faktörlerindendir, nitekim bildiğimiz şeker hastalığının en tehlikeli komplikasyonları (yan etkiler) görme kaybı, böbrek yetmezliği, sinirlerde algı bozukluğu yapar.
Şeker hastaları bu dalgalanmalara neden olan gıda gruplarından uzak kaldıkları sürece şekerin çoğu komplikasyonu ile karşılaşmazlar ve yaşamlarını sağlıklı sürdürebilirler.
İşin sırrı glisemik indeksi yüksek gıdalar yerine glisemik indeksi düşük gıdalarla beslenme alışkanlığı kazanmaktır.
Bu konuda ne kadar bilgi sahibi olursak o kadar sağlıklı olmayı öğrenmiş oluruz.
Bu yüzden gıdaların glisemik indeksini ve besin değerlerini gösteren bir tablo veriyorum.
Bu tablolardaki bilgileri günlük beslenmenizde dikkate alarak yemek tercihlerinizi oluşturabilirsiniz. Benim günlük yemek menümde tercihlerimi belirleyen önemli referans bilgilerindendir.
Bu konuda yaşadığım bir deneyimi paylaşmak istiyorum;
Ramazan ayında bazı günler çok çabuk acıktığımı farkettim.
Sahurda ne yedim de bukadar acıktım.
Henüz öğle olmadan açlık hissi başlıyordu, düşününce, istisnasız olarak sahurumda hamur, pilav ve tatlı türü gıdalar yemişim.
Neden böyle olduğunu izah etmek istiyorum:
Çünkü yediklerimizin fizyoljimizi nasıl etkilediğini izah etmekte çok faydası olacak.
İnsan hamurlu ve şekerli gibi glisemik indeksi yüksek gıdaları yediğinde bedenimizde acil bir alarm oluşur. Bu hal kabul edilir bir durum değildir, bir an önce şekerin kandan uzaklaştırılması lüzumu vardır. Aksi halde bu şeker saldırısı karşısında bir çok organa hasar verecektir.
- İlk olarak insülin salınarak kandan organlara şeker taşınır, daha doğru bir ifade ile ortamdan uzaklaştırılır.
- Bu arada insülün biraz şekeri fazla düşürmüştür.
- Bu sefer glukagon salınarak şekeri dengelemeye çalışır.
Bu durum kanın şeker düzeyi istenen duruma gelene kadar sürer,
insülinin tek görevi şekerin düzenlenmesi olduğunu sanırız oysa;
- öbür yandan yağları depoya göndererek bel çevremizi kalınlaştırarak kalp hastalıklarının en önemli risk faktörlerini oluşturur,
- insülin ayrıca mitotik bölünmelerin önünü açar,
- kanserli hücrelerde bölünmeye daha hassas olduğundan metastaz dediğimiz kanserin başka organlara sıçramasına zemin oluşturur.
Bu konu ile ilgili yapılan birçok çalışmayı şeker konulu yazımızda anlattım.
Glisemik indeksi yüksek gıdalar hiç mi yenmez?
Elbette yenilecektir sonuçta biz bu memleketin insanıyız, bazen baklava, bazen pekmez bazen de çikolata yiyeceğiz. Ancak bu bilgilerden sonra birkaç manevra ile şekerin bize verebileceği zararlardan kendimizi koruyabiliriz.
Öncelikle herzaman yediğimizden daha az yemeli.
Yoğun tatlı her şeyin yanına kavrulmamış ceviz, badem ve fındık ekleyerek glisemik indeksini azaltırsınız, bazı dostlarımın aklına kalori hesapları gelecek;
fakat siz siz olun yüksek kalori almayı tercih edin ama glisemik indeksi düşürün,
bu uzun vadede sizi koruyacaktır. Son olarak salata veya yoğurt yiyerek her türlü pilavın, tatlının glisemik indeksini düşürebilirsiniz.
Beslendiğimizi düşündüğümüz yoğun gıda grupları ile zehirlenir dururuz,
sonra da neden hasta olduğumuzu, yedikçe daha fazla yorgun düştüğümüzü bilmeyiz, hastanelerde yapılan tahlillerde hep harika ve sağlıklı olduğunuzu ifade eden sonuçlar çıkar.
Çok garip, ama siz iyi olmadığınızdan eminsiniz.
O zaman doktor doktor gezer durursunuz bedenimizin savunma gücünü zaafa uğratan glisemik indeksi yüksek her türlü yiyeceğe temkinli yaklaşın mümkün oldukça az yeyin siz siz olun;
gerçek açlığı beklemeden yemek sofralarına yaklaşmayın,
sofralarınızdan
salata eksik etmeyin,
su içmeyi ihmal etmeyin.
Sağlıkla Kalınız.