Vücudumuza aldığımız zararlı gıdalar biz fark etmesek de hastalanmamıza sebep olabilir. Vücudumuzu temizlemenin yollarından biri de doğru su içmektir.
Bizim için gerekli olan suyu, doğru zamanlarda ve yeteri kadar içersek zararlı maddelerin de temizlenmesi kolaylaşır. Evimizi, elimizi ve yüzümüzü suyla temizlediğimiz gibi içimizi de suyla temizleyebiliriz. Ama sudan faydalanmak için bazı kurallara da dikkat etmeliyiz.
Bir çoğumuz vücudumuzun su ihtiyacının çok azını içiyoruz.
İçtiğimiz suyu da yemeklerle birlikte alırsak, sindirimi güç duruma düşürürüz. Mide ve bağırsak hastalıklarına neden olan bu durum bizim için yaşam kaynağı olan suyu zarar verecek şekle dönüştürmek demektir.
Suyumuz yemekte bir bardağı geçmeyecek kadar az olmalıdır.
Yemekten 2 saat sonrasına kadar hiçbir içecek, meyve veya su içilmemelidir.
Bu vakit midenin sindirim ile ilgilendiği zamandır. Ancak 2. saatten itibaren bol miktarda su içerek bağırsak ve midemizi rahatlatırız.
Suyu alkali tercih etmek (limonlu su, karbonatlı su, iyonize su) daha da doğru olanıdır.
Suya sirke katmak (balsamik veya fermente ev sirkesi ) başlı başına bir detoks yoludur.
Yediğimiz ne olursa olsun tüm gıdaların glisemik indekslerini %30 düşürmenin en harika yolu, özellikle diyabet hastaları için bu bilgi çok daha önemlidir.
Önemli bir husus da suyu içerken çok hızlı içmeyip, oturarak içmeye de dikkat etmeliyiz.
Hintli din bilginleri, suya iltifat etmeyi bir gereklilik olarak kabul ederler. Peygamberimiz ise, “Bismillah” demeden su içmemiştir.
Suyun bu hususiyetine dikkat çekmek istiyorum.
Nitekim Rus bilim adamları iltifat edilen suların molekül yapısının hegzagonal dediğimiz yapıya dönüştüğü, bu şekilde suyun hücre zarından daha hızlı geçiş yaptığı ve oksidasyona karşı olan temizleme gücünün onlarca kat daha güçlü olduğu ispat edildi.
Suyun moleküler yapısını değiştiren bir başka hadise de, suyu dondurduktan sonra çözüp içmek veya mümkün olabildiğince serin içmektir.
Paket sularının beklerken moleküler yapısı büzüşür oksijen oranı düşüktür. En az 2-3 kez bardaktan bardağa yüksekten aktararak havalandırmalıyız. Bu basit işlem, suyumuzun değerini artırır.
Peki, su yerine soda tüketmek, ne kadar doğrudur?
Herkes sodanın alkali olduğunu sanır. Oysa nerdeyse bir kola kadar asidiktir. Çünkü güçlü bir basınç ile karbondioksit basılır.
Gazını aldıktan sonra biraz limon sıkılırsa içerdiği mineral zenginliğinden dolayı oldukça doğru bir tercihtir. Ama meyveli sodalar bahsimizin dışında kalır bunlar kimyasal tatlandırıcıdır.
Evimizde bazen meyveleri dondurucuya atarız. Sonra parça parça suya koyarız. Bu parçacıkları sodanız için kullanabilirsiniz.
Çay içmek su ihtiyacımızi karşılar mı?
Aslında su ihtiyacımızı karşılamak konusunda önemli bir içecektir. Hatta harika bir antioksidandır ve vücudu iyi temizler; ancak ısınırken mineral yoğunluğunu kaybeder ve diüretik etkisi nedeni ile bol sıvı kaybına yol açtığından suyun yerini tutmaz.
Siz çay ile su ihtiyacınızı karşılayan kişilerden iseniz mineral açığınız vardır.
Bacaklarınıza kramplar girer. Lüzumsuz baş, sırt ve bel ağrılarınız oluşur. Çay ihtiyacımız olan bir içecektir; ancak günlük 4-6 fincan yeterlidir. Yeşil çayın günlük içeceklerimiz arasına girmesinde büyük yarar olacağı da şüphesizdir.
Meyve suları suyun yerine geçmez.
Çünkü meyve yoğunluk açısından su çeker. Yani, suya olan ihtiyacı artırır.
Sağlıkla Kalınız.